2 Eylül 2013 Pazartesi

Hesapsız Tutku

Bir bahar günü. Bulanık bir görüntü zihnimde çocukluğuma dair. Sesler karışmış birbirine. Tam olarak odanın neresindeyim bilmiyorum. Televizyondaki renkler... biraz biraz hatırlıyorum birbirine karışmış şekilde. Sadece hislerim net bugün gibi yüreğimde...

Oda aydınlık ve koltukta bir adam televizyona bakıyor dikkatlice düşüncelerini bilmiyorum ama hislerini anlıyorum, çok net bugün gibi hatta...

Çok küçüğüm o gün, mantık kurmam imkansız sadece bir hissiyat var adamdan bana akan... Hissediyorum ne hissettiğini anlıyorum, hatırlıyorum, çok net bugün gibi aynı.

Bir şarkı hatırlıyorum yine o günlerden, sözlerini anlamıyorum sadece bir kaç kelimesini kavrıyorum onunla ilgili ama önemsiz çünkü hissiyatı büyük, ruhuma işliyor, duygularım yoğun bugün  olduğu gibi, aynı...

Tarif edemiyorum çok küçüğüm ufak bir çocuk, kelimelerle olacak iş değil gurur duyuyorum bu gururu hatırlıyorum, seviyorum nedensiz, karşılıksız, sevginin özünü hissediyorum bugün ki gibi, farksız.

Mutlu oluyorum televizyonda görünce neden bilmiyorum, güvende hissediyorum kendimi asla ayrılmayacağımızı düşünüyorum sanırım ömrümün sonuna kadar, daimi bir bağlılık aynı bugün devam ettiği gibi...

Bugün çok şey hatırlıyorum ona dair geride kalan ömrümden ve seviyorum... Bana kalan en anlamlı miras adamdan... baba yadigarı...hayatımın renkleri... anlatamıyorum ama kendime kızmıyorum çünkü öğreniyorum ki zaten anlatılmaz, özelliği bu, bu yüzden bu kadar seviyorum...