28 Ağustos 2013 Çarşamba

Gece


Kendi karanlığında boğulurken gece gururundan vazgeçmemek uğruna iteler maviyi.
Siyahı alır koynuna kimseler göremez nasıl olsa zifiri karanlıkta ve sessizce esen rüzgarın çığlığında.
Ayak seslerinden kaçar, kulak kesilir bir köşeye sinmiş inceden sırıtır korkusunu bastırırcasına gece.
Bir harmanın kor olurken saçtığı ışık gözlerini kamaştırır farkındayken kısa süre sonra ufuğun arkasından doğacak güneşin. 
Bile bile yanacağını tam yüreğinin, anlatmaz kimseye neden karanlık bir entari giydiğini.
Eserken gökyüzü hatta alçak caddeler, savurduğu saçları değil mazisidir naz yaparcasına ve inancını 
kaybeder gece yakamozları izlerken tenha bir koyda. 
Sığ bir suda uyumakta olan bir ufak kayıkda arar dostluğu.
Yosun tutmuş tahta parçası reddeder uyanmayı, dalgaların ninnisi pek bir tatlıdır. 
Ve hergece gibi bu gece de
kaybeder büyük umutlarla çıktığı ve yıldızların ışık tuttuğu sahnesini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder